‘Cumhur ittifakı milletimizde kabul görmüştür cumhur ittifakının bir çatı partide temsil edilmesi zamanı gelmiştir.’
Sayın Bahçeli henüz Yukarıdaki sözleri söylemedi ama 31 Mart akşamı yukarıdaki sözlere uygun cümleler kuracağını şimdiden söyleyebiliriz.
Neden mi ?
Çünkü Devlet Aklının hazırlayarak milletin karşısına getirdiği başkanlık sistemi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iki partili bir sistemi mecbur kılmaktadır. 12 Eylül öncesi, Nato konseptine uygun etnik ve dinsel farklılıklara ayrıştırılmış Türk siyasi hayatını dizayn eden konsept başkanlık sistemi ile boşa çıkmıştır.Devlet Aklı uzunca bir süredir sözcüsü Devlet Bahçeli tarafından özellikle Cumhur ittifakı ve Millet ittifakı üzerinden milleti iki ayrı bloğa ayırarak adeta Türk siyasetinde iki parti varmış gibi hareket ettirmektedir, toplum bu iki blok üzerinden yeniden şekillendirilecektir.
Bu ayrışma toplum nazarında karşılık bulmuş ve özellikle cumhur ittifakında yer alan partiler tek bir genel merkezden koordine edilir gibi seçim çalışmaları yapmakta, ortak söylem ve eylemlerde bulunmaktadırlar. Sonuç olarak Cumhur ittifakının oluşturduğu kitleyi yeni bir siyasi parti ile resmileştirmek gerektirmektedir. Çünkü gerek sayın Erdoğan gerekse sayın Bahçeli için emr-i hakk vaki olması durumunda her iki partide de bu ittifakı devam ettirecek güçlü bir irade bulmak çok zor, o halde mevcut güçlü siyasi irade hazır varken cumhur ittifakının tek bir çatı altında oluşuma gidecek, olmazsa olmaz ilkelerin benimsenmesi ve bu ilkeler üzerinden başkanlık sistemine uygun olarak siyasetin yeniden dizayn edilmesini zorunlu kılmaktadır. Millet ittifakı da benzeri bir sürece gidecektir. Zaten devlet aklı özellikle HDP’yi millet ittifakının içerisine katarak terör örgütüne karşı arasına bir mesafe koymasını ve Millet ittifakının içerisinde siyaseten temsil edilmesini istiyor. CHP'nin içerisindeki Kemalist sol kitlenin ise bu durumdan oldukça muzdarip olduğu aşikar. O halde Kemalist sol kesimin CHP den uzaklaştırılarak belki DSP'de toplanması sağlanarak o cephe de dizayn edilmektedir.
Yukarıdaki ifadelerimizin doğal sonucu olarak yeni bir çatı partinin kurulması kaçınılmazdır.
Bu çatı parti BBP olabilir mi?
Neden olmasın?
Adı üzerinde ‘Büyük Birlik’...
Bizzat merhum Yazıcıoğlu'ndan dinlemiştim; hilal İslam'ı,gül de hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesini temsil eder demişti. Zaten ‘gül’ hz. Peygamberi temsil eder. Böylesi hem merhum Yazıcıoğlu'nun, hem de önümüzdeki dönemdeki horasan ekolüne uygun alperenlik ruhunun Türk siyasi hayatını yeniden şekillendirmesi için bulunmaz bir fırsat olmuş olur.
Sayın Bahçeli'nin yeni siyasi oluşumda kendisinin ve sayın Erdoğan'ın olamayacağını söyleyeceğini beklediğimizi de ifade edelim. Toplumda yaklaşık %50 ye %50 bir kutuplaşma var, %50'si sayın Erdoğan'ı çok severken %50'lik kesim neredeyse nefret etmektedir. Bu durum sürdürülemez sayın Erdoğan’ın da kendisinden sonra gelecek siyasi ekibinde kim olacağını bilmesi ve gönül rahatlığıyla siyasi arenadan çekilmesi böylelikle daha kolay olmuş olur.
Çünkü gelecek siyasi ekibin sayın Erdoğan ve icraatları üzerinden bir öç alma siyaseti gütmesi toplumsal huzursuzluğa yol açacak ve bu durum da kendisini de rahat hissettirmeyecektir. Zaten Devlet Aklıyla uzun süredir çalışan sayın Erdoğan'ın bu durumuna Devlet Aklı da razı olmayacaktır,
O HALDE BU YENİ SİYASİ OLUŞUMUN LİDERİ KİM OLACAKTIR?
Bu kişi aynı zamanda 2023’teki cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişidir. Bu durumda bu kişi kim olabilir?
Öyle biri olmalıdır ki hem AK Parti tabanına, hem milli görüş tabanına, hem de Ülkücü ve Alperen tabanına hitap edebilecek; hatta sosyal demokrat kesimden dahi sempati gelebilecek genç, geçmişinde şaibe olmayan, hiçbir mevcut siyasete angeje olmamış bir kişi olmalıdır. Evet, bizim öngörülerimiz bu kişinin sayın Fatih ERBAKAN’ın olabileceğidir. Sayın Fatih ERBAKAN'ın 8 yıldır yürüttüğü STK çalışmalarında Parti kurması beklenirken, partinin kuruluşunu geciktirmesi ve geçtiğimiz kasım ayında kurduğu Yeniden Refah Partisi'nin 31 Mart yerel seçimlerine girmemesi, Erbakan'ın daha büyük kitlelere hitap etmeye hazırlandığının belirtisi olabilir. Fatih Erbakan'ın yukarıda bahsettiğimiz toplumun her kesiminde kabul görmesi kuvvetle muhtemeldir.Hele ki Erbakan hocanın toplumda anlaşılmaya ve aranmaya başladığı şu günlerde ...
Bunu biraz açalım...
Devlet Aklı uzun süredir merhum Necmettin Erbakan'ın siyasi düşüncelerindeki haklılığını vurgulayan videoları yayınlatmaktadır. Böylelikle merhum Erbakan hakkında geçmişten kaynaklanan olumsuz medya algısı da kırılmıştır. Toplumda şuan ‘Erbakan hoca haklıymış, onun kıymetini bilemedik’ şeklindeki düşünce geniş bir kesim tarafından kabul görmüştür.
1 Nisan sonrası Türk siyasi hayatı çok büyük değişikliklere gebedir. Bu değişim aynı zamanda devlet aklının AK partide özellikle ihaleci ve kripto fetöcülerin tasfiye edilmesi için de bulunmaz bir fırsat sunacaktır.
O halde sizler gibi biz de sayın Bahçeli'nin yapacağı açıklamayı şimdiden, büyük bir merakla beklemeye koyulalım.