Mutlak galibiyet almamız gereken bir maçtan daha beraberlikle ayrılarak, 14 haftada bir galibiyet ve yedi beraberlik elde ederek topladığımız 10 puan ile haftalar öncesinde demir attığımız ligin dibinden yine kıpırdayamadık.
Okan Hoca Ankaragücü maçında eldeki malzemeden farklı bir konsept yaratmaya çalıştı. Son haftalarda denemedik şey bırakmadı. Daha ne yapabilir ki Okan Hoca? Maç sonu basın toplantısında üzüntüsünün gözlerinden okunduğuna şahit olduk. Adeta içten içe isyan eder haldeydi. Belki de buraya geldiğine binlerce kez pişman olmuştur. Aynı üzüntüyü, aynı pişmanlığı keşke bu kadroyu kuran, takımı bu hale getirenler de yaşasa…
Maçla ilgili bir şey söylemek istemiyorum. Okan Hocayı tercihlerinden dolayı eleştirmiyorum. Hani dişimize göre bir rakip diyebileceğimiz Ankaragücü’ne karşı şans verdiği isimlerin hırsla oynayıp bu şansı iyi değerlendireceğini düşünmüştür ama olmadı. Eldeki malzemenin kalitesi belli.
Ben kendi adıma, daha önce de yazdığım üzere devre arasını bekliyorum. Bu takımın devre arasına kadar görünenden fazlasını yapamayacağını düşünmeye başlayalı çok olmuştu. Ama daha önce de olduğu gibi hocalarda kabahat aramıyorum. Bazı televizyon programlarında kadronun sorumlusu olarak İbrahim Hocanın gösterildiğini duydum. İşte buna asla katılmıyorum. İbrahim Hoca, birçok gazeteci arkadaşımız da şahit olduğu üzere, sezon başı toplantılarında kadro yapılanmasından rahatsızlığını bizlere dile getirmiş, kendisiyle hiç istişare yapılmadığını vurgulamıştı. Erzurum kampında ve sonrasında yaşanan süreci de çok iyi bildiğimden İbrahim Hocayı günah keçilerinden biri ilan etmek haksızlıktan öte bir durumdur.
Yine önceki yazıları tekrarlayacağım. Bir çuval inciri berbat eden sorumlular… Yani bu kadroyu kuran, bu isimleri transfer eden, düşüp, çıktığımız sezonlardan bir türlü ders çıkartmayıp, hala bu ligin kalitesini kavrayamayan futbol cahili insanlarla ancak bu kadar olabiliyor demek ki…
Geçen sezon beyaz bir sayfa açanlar, şimdi o sayfanın kararmasına sebep oldular. Bence kimse kongreyi beklemesin ve şimdiden sorumluluklarının gereğini yaparak kamuoyundan özür dilesinler. Hatalarını kabul etsinler.
Geçen seneye kadar en büyük derdimiz sportif başarıyken, şimdi buna bir de ekonomik başarısızlık eklendi. Birileri tutup kalem kalem açıklayana kadar (ki bence bu camiaya bunu borçlular) sormaya devam edeceğim; aklımın almadığı, tüm gelirlere rağmen bu takımın nasıl bu yüksek borç içine düşürüldüğünü, transferlere ne kadar harcandığını, bu transferlerin kimler tarafından önerilip, kimler tarafından onaylandığını…
Geçen hafta yazdığım gibi bu takıma ciddi bir revizyon lazım ama aynı revizyon yönetici kadrosunda da lazım. Artık bu kulübe kene gibi yapışıp beslenen isimlerden arındırılmalıdır kulüp. Yüreği Rizespor içip yanıp tutuşan isimlerin yanında, menfaat, çıkar beklemeden görevini sahiplenip işini iyi yapanlara yer verilmelidir.
İş bilmezler ordusuyla bir yılda ne hale geldiğimiz ortada… İçimiz yanıyor… Devre arası son şans…