Bir asırlık mazisini devirmek üzere olan Türkiye yeni bir sistem arayışında…Parlamenter rejim yamalı bohça ama üzerinde epeyce tecrübeler edindiğimiz bir sistem. Noksanlıklarını görerek, bazen görmezden gelerek, işimize geldiğinde benimseyerek, gelmediğinde tahkir ederek, darbelerle, muhtıralarla, krizlerle, kaoslarla dünden bugüne yaşadık, yaşattık… Neticede demokrasiyi tecrübe etmeye çalışıyorduk, ne kadarını başardık bilmem ama parlamenter rejimden alınabileceğinden çok daha fazlasını aldık. Yeni etaplarda, yeni Türkiye’de bize yarenlik edebilecek kabiliyette mi, sanmıyorum.Neden, diye sorabiliriz. Cevaplar verelim:Parlamenter sistem kısır döngüler barındırıyor içinde mesela, particiliği hizipleşmeye döndürüyor mesela, siyaseti çözüm adresi değil ring meydanı haline getiriyor mesela, iktidar enerjisini asıl mecrasının dışında harcatıyor mesela, mesela, mesela…Böylesi durumlar Türkiye gibi farklı renkleri bir arada barındıran ülkede istikrardan ziyade kaoslara gebe. Ve biz mazimizde bunun örneklerine pek çok kere yaşadık.Peki, başkanlık sistemi bütün bu girift bilmeceleri çözebilecek kabiliyette midir? Bunu şöyle cevaplandırırsak olumlu cevap verebiliriz: Hiçbir ideolojiyi ön plana çıkarmadan, sadece devlet ve milletin istikbalini temellendirerek kendi gelenek ve gerçeklerimize uygun olarak uygulanacak başkanlık sistemi mükemmele yakın bir netice verecektir.Sistem gereğinden fazla politize edilmeden millet ve devlet istikbalini daima daha ileriye taşıyacak şekilde dizayn edilmeli. Temelde sistemden beklenen üç temel unsur vardır: Birincisi, siyasi istikrar… İkincisi, icraat mekanizmasının en etkin şekilde çalışması… Üçüncüsü ise, demokratik denetim.Şimdi bunları biraz daha açıp bazı sorularımızı cevaplandırmış olalım…
- Siyasi İstikrar
- İcraat Organizasyonu
- Demokratik Denetim