Yeni Çalımbay'lar istemiyoruz

TAKİP ET

Gitti de çok şükür, yönetim dahil tüm camia kurtuldu.

Kurtulduk kurtulmasına da mübarek pişkin pişkin gazetelere, TV’lere sanki koca takımı yerlerde süründüren, 15 maçlık galibiyetsizlik rekoru kırdıran, transfer çılgınlığıyla milyon dolarları çarçur ettiren kendi değilmiş gibi demeç veriyor. Oysa böyleleri için Tahtakale tüccarının geçmişte çok rağbet ettiği referans sistemi, futbol kulüplerince de uygulansa, başka takımların da mağdur olmalarının önüne geçilebilir demiştim bir önceki yazımda.

Kurtulduk, nasılsa daha berbatını yönetim görevlendirmez ben de bu konuda bir daha topa girmem diye düşünürken az önce NTV Sporun gece yarısı tekrar haberlerinde izledim Sayın Çalımbay’ı. “Sportif bir durumdan ötürü değil, tamamen yönetimle olan uyuşmazlığımızdan ötürü (önceki günde yerel medyaya rencide edildiğim için ayrılıyorum demişti zaten) bıraktım” diyor. Allah Allah… Takımda ruh kalmamış, sporcuların özgüvenleri tükenmiş, transfer üzerine transfer yapılmasına rağmen galibiyetin ne olduğu unutulmuş; beyimiz hala yönetimi suçluyor, transfer yetersizliklerinden bahsediyor.

Özetle, “defalarca yeni ve daha fazla futbolcu almamız gerektiğini söyledim ama yönetim bunu bir türlü anlamak istemedi. Bu şartlarda orada daha fazla kalamazdım” dedikten sonra Oflu Ali’den fıkra dinliyor sandım kendimi. “Bu sene sonuna kadar dinleneceğim, sonrasında hedefim Avrupa’da bir takımı çalıştırmak” demez mi!

Sayın Rıza Çalımbay Hocam, ilk yarının sonunda size yaptığım çağrıda, “ikinci yarının dördüncü haftasına kalmadan Sivas’ta olduğu konuma düşeceksiniz. Lütfen daha fazla kendinizi yıpratmadan, takıma zarar vermeden, camiayı daha fazla germeden devre arası transferlerine burnunuzu sokmadan affınızı isteyin. Bizim yönetim kibarlıktan, tazminat vermemekten, istikrardan yana olmaktan size sesini çıkarmıyor ama siz anlayın artık” demişim.

Ayrılmadınız, üstüne üstlük belki yarısı hiç oynayamayacak 9 yeni futbolcu daha aldırdınız ve öngörülerimize uygun olarak yönetimi, sporcuları hedef göstererek 4.hafta öncesinde ayrıldınız. Sayın Hocam, ömrünüzde tanıyabileceğiniz, çalışabileceğiniz en anlayışlı, en yumuşak, en sorunsuz bir yönetimi, Yönetim Kurulu Başkanını Türkiye spor camiasına şikayet ediyorsunuz. Tek kusuru daha önce kulübü yarı yolda bırakmış, önceki takımlarında hep sadece ilk haftalarda puan kazandırabilmiş, futbolcu psikolojisinden anladığı şüpheli, değişmeyen karakteristiği aşırı transfer (!) olan sizin gibi bir diplomalıyı takımın başına getirmek ve takımın dibe vurmasına nezaket ve istikrar anlayışı gereği kayıtsız kalmak olan, kayıtsız kaldığı için Çaykur Rizespor camiasında yerden yere vurulan bir başkanı suçluyorsunuz. El insaf!

Sayın Çalımbay, en iyi koşullarda kamp ve deplasman yapmanızı sağlamış, Avrupa ölçülerinde bir tesisi emrinize vermiş, ödemelerinizi tıkır tıkır yapmış, üstelik sadece 3’ü kamp esnasında diğerleri sezon öncesi olmak üzere tam tamına istediğiniz 15 futbolcuyu transfer etmiş yönetimin olsa olsa tek kusuru size bu kadar tahammül etmek olabilir. Size kibarlığından farklı detayları anımsatmadan, yeter artık demeden medyaya zorunlu olarak durumun fotoğrafını aktarmak için “Türkiye liglerinde 15 maç kazanamayan bir takımın başındaki hocanın görevde kalması herhalde başka bir takımda yoktur. Haziran ayının ortasında gelen bir hoca 15 gün sonra kampa gitti. Kamptan sonra bize sadece 3 oyuncu geldi. Ayrıca oyuncular geçte gelebilir, zamanında da gelebilir. Bize en geç gelen oyuncu kaleci Serkan’dır. Ona bir şey demiyorsan diğerlerini de hazırlamak senin görevindir” demese miydi!

“Takım ilk haftalarda kazanırken teknik kadro pozisyon alarak bu kadro yetersiz deyip, sonra da ‘bak ben haklı çıktım’ demeye getiriyorsa bu kendisine güveni olmayan, ileriye göre pozisyon alan insanların yaptığı  “bakın ben söylemiştim” demesi gibidir. Söyledin de madalyamı verildi sana?” demekle Sayın Kalkavan haksız mi ki, bu demeçten rencide olduğunu beyan ediyorsun. Rencide olacağın tek şey, mesulü olduğunuz takımın sportif durumudur.

Kalkavan’ın dediği gibi takıma geç katılan tek bir sporcu vardır, o da neden gönderdiğinizi spor kamuoyunun bir türlü anlayamadığı, süper ligde her takımda rahatlıkla oynayabilecek Loriya’nın yerine aldırdığınız sadece kaleci Serkan Kırıntılı’dır. Yanı sezon öncesi bazıları gereksiz ve şişirilmiş maliyetli olmak üzere istediğiniz 15 futbolcu zamanlı alınmıştır. Zeytinyağı olmaya hakkınız yoktur.

Devre arasında aldırdıklarınızla Mustafa Denizli’nin istediği 70 milyon liralık bütçeye eriştiğiniz iddia edilmektedir. Aylar süren hazırlıktan sonra devre arasında aldırdığınız 9 futbolcudan ilk 3 maçta kaçını da takıma monte edebildiğiniz, Oğuzhan, Ahmet Cenk gibi değerleri de harcadığınız ortada iken en iyisi susun. Susun da balık hafızalı yöneticilerimiz gelecek sezon kırmızı halıları önünüze sersin!

Bir cümle de Sayın Metin Kalkavan için yazsam. Sayın Başkanım, Rıza Hoca konusunda çok geç kalmış olsanız da sonunda gereğini yaptınız. Çaykur Rizespor un istikbali için, uygun olmayan yeni bir hocayı birilerinin empozesi ile görevlendirmeyiniz. Ve de bir futbolcunun maliyeti kadar yıllık harcaması olmayacak alt yapıya işlevlik kazandırınız.