Erdoğan 4

TAKİP ET

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti kadrolarının millete hizmet ettikçe büyüyen, millete hizmeti ibadet olarak gören, yaptığı hizmetten, ibadetten dolayı yenilenen, tazel

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti kadrolarının millete hizmet ettikçe büyüyen, millete hizmeti ibadet olarak gören, yaptığı hizmetten, ibadetten dolayı yenilenen, tazelenen bir kadro olduğunu belirterek, ''Bu kadro içinde ben yok, biz var. Biz partimizi kurarken ne dedik? Bir milletvekili üç dönem arka arkaya milletvekili olabilir. Dördüncü dönem ara vermek zorundadır. Ondan sonra tekrar olabilir. Şimdi bazıları diyor ki 'Sayın Başbakan senin şimdi üçüncü dönem, sen şimdi gidersen ne olacak?' Cevabı hazır. Biz fani miyiz? Faniyiz. Her an ölmek bizim için hak mıdır? Haktır. Öldüğümüz anda AK Parti'nin yöneticileri, delegasyonu ne yapacaksa, onu yapacağız. Bunun cevabı bu. Çünkü biz tabular üzerine geleceği inşa eden bir parti değiliz. İlkeler üzerine geleceği inşa eden bir partiyiz'' dedi. Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu kadro içinde ben yok, biz var. Biz partimizi kurarken ne dedik? 'Bir milletvekili üç dönem arka arkaya milletvekili olabilir. Dördüncü dönem ara vermek zorundadır. Ondan sonra tekrar olabilir. Şimdi bazıları diyor ki Sayın Başbakan senin şimdi üçüncü dönem, sen şimdi gidersen ne olacak?' Cevabı hazır. Biz fani miyiz? Faniyiz. Her an ölmek bizim için hak mıdır? Haktır. Öldüğümüz anda AK Parti'nin yöneticileri, delegasyonu ne yapacaksa, onu yapacağız. Bunun cevabı bu'' dedi. Erdoğan, AK Parti Bursa İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, 2002 yılının 18 Kasım'ında hükümeti kurdukları andan itibaren birilerinin, yıpranacakları, yorulacakları, heyecanlarını, coşkularını kaybedeceklerini iddia ettiklerini anımsattı. Genel Başbakan ve Başbakan Erdoğan,''İktidar, partileri yorar' dediler, 'İktidar partileri yıpratır' dediler. 'Yozlaştırır, çürütür' dediler. Ama AK Parti'nin nasıl bir parti, AK kadronun nasıl bir kadro olduğunu bilmeyenler, görmeyenler, anlamayanlar ve anlamak istemeyenler önyargılarıyla hareket ederek bizi diğerlerine benzetmek gibi bir gafletin içine girdiler. Şunu herkes bilsin, biz millete hizmet ettikçe büyüyen bir partiyiz'' diye konuştu. Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan, bu millete hizmeti ibadet olarak gören, yaptığı hizmetten, yaptığı ibadetten dolayı her gün yenilenen, her gün tazelenen bir kadro olduklarını da vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Bu kadro içinde ben yok, biz var. Biz partimizi kurarken ne dedik? 'Bir milletvekili üç dönem arka arkaya milletvekili olabilir. Dördüncü dönem ara vermek zorundadır. Ondan sonra tekrar olabilir.' Şimdi bazıları diyor ki 'Sayın Başbakan senin şimdi üçüncü dönem, sen şimdi gidersen ne olacak?' Cevabı hazır. Biz fani miyiz? Faniyiz. Her an ölmek bizim için hak mıdır? Haktır. Öldüğümüz anda AK Parti'nin yöneticileri, delegasyonu ne yapacaksa, onu yapacağız. Bunun cevabı bu. Çünkü biz tabular üzerine geleceği inşa eden bir parti değiliz. İlkeler üzerine geleceği inşa eden bir partiyiz. Ve sürekli yeniliyoruz. İşte geçen seçimlerde, bir öncekini söylüyorum. 160 kadar arkadaşımızı yeniledik, bu seçimde 169 arkadaşımızı yeniledik. Ne oldu? Millet bize daha az mı oy verdi? Bak daha oy fazla veriyor. Mesele ne? Mesele ilkeler, bu ilkelere sahip çıkacağız. Bunların arkasında duracağız. Milletvekili adayı olmadın ne yapacaksın? Milletvekili adayı olmadın diyelim ki Tayyip Erdoğan, diyelim ki Bülent Arınç, bizler böyle evimize çekilip yan gelip, yan mı yatacağız? Hayır, yine partimizin emrindeyiz, partimiz bize ne derse onu yapacağız. 'Git Anadolu'da konferans ver' konferans vereceğiz. 'Git Think tank da çalış' orada çalışacağız. 'Sempozyumlara, panellere katıl' oralara katılacağız. Niye? Biz bu ülkede bir evrimin, devrimin öncüleriyiz bunu yapıyoruz, bunu yapacağız.'' ''28 Şubatçıların göreve getirdiği bir genel müdürsün sen''- AK Parti'yi milletin kurduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''AK Parti her zaman milletle yürümüştür. AK Parti, milletimizle, ülkemizle birlikte büyümüştür. Başka partiler, makam ve rant hırsıyla her gün kendi içlerinde kavga ederken, AK Parti, sadece ve sadece hizmetle meşgul olmuştur. İşte muhalefetin halini görüyorsunuz değil mi neler olduğunu görüyorsunuz orada. CHP, bir türlü kendi iç meselelerini halledip de, milletin meselelerine ilgi gösterecek bir noktaya gelemedi. Kendi içindeki tartışmalardan, kendi içindeki iddia, itham ve komplolardan; milletle, ülkeyle ilgilenmeye fırsat bulamadı. Bizi, yolsuzlukla itham edenler, bize çamur atanlar, şu anda hem bizzat Anayasa Mahkemesi tarafından mahkum ediliyor, hem de bizzat kendi arkadaşları tarafından yolsuzlukla ve usulsüzlükle suçlanıyor. Düşünebiliyor musunuz? CHP Genel Merkezi'nin hesapları inceleniyor öncekinde 1 trilyona mahkum oldu yolsuzluk. Şimdi geçenlerde yine Anayasa Mahkemesi hesaplarda bir ceza daha verdi. 3,5 trilyon. Kime? CHP'ye. Ey Kılıçdaroğlu, sen önce kendi içinde yapılanlara bak. Sen zaten SSK'da da böyleydin, orayı da yönetemedin batırdın. Görevden aldılar, ondan sonra 28 Şubatçılar seni göreve getirdi. Ve 28 Şubatçıların göreve getirdiği bir genel müdürsün sen. Bunu iyi bilsin milletim.'' -''İstanbul Büyükşehir Belediyemizin aldığı kararın da arkasındayım''- Kendi içlerindeki çatışmayı görmek istemeyenlerin AK Parti'ye saldırarak bunun üzerini örtmeye çalıştığını vurgulayan Erdoğan, Antalya Belediye Başkanı'nın, CHP'nin diğer belediye başkanları gibi, partinin baskılarından ve usulsüzlüklerinden şikayet ettiğini hatırlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bak kendi içlerinde neler oluyor? AK Parti'nin çehresini değiştirdiği, tarihinde hiç görmediği hizmetleri götürdüğü Antalya'nın şu anda ne halde olduğu, nelerle uğraştığı işte ortada. Ondan sonra çıkıyor, utanmadan, sıkılmadan AK Parti'yi yolsuzlukla itham ediyorlar. Siz AK Parti'yi bırakın. Önce kendinize, kendi belediyelerinize bakın. İşte bak burada Bursa... Bursa'da hizmetin dili konuşuyor gerçekler ortada. Makam hırsı değil, rant değil, hizmet konuşuluyor, hizmet... Sayın Kılıçdaroğlu'na bir davet yapın, şöyle yeşil bir parkta dinlenmek isterse, Merinos Parkı'na davet edin, gelsin dinlensin, çok isabetli olur. Aynı şekilde bir kongre falan düzenlemek isterse Atatürk Kongre Merkezi'ne davet edin. Burada bir kongre düzenlemesinde fayda var. Zaten görüyorsunuz işte Ankara'da Arena da gelip kongrelerini yaptılar. Bu tür kongre salonları onlarda yok. Bugüne kadar böyle dikili taşları olmadı bunların. İstanbul'un Kadıköy'ünde doğru dürüst bir kongre merkezi bulamazsınız. Niye yok? Bu işlerle uğraşmadılar, hep başka şeylerle uğraştılar. Bu tür adımları bizim belediyelerde görürsünüz. Devlet olarak bizim yaptıklarımızı görürsünüz. Yeri geldiği zaman bunlar sanat derler, kültür derler... Nerede? Bunların sadece bu işin aktörleri var ya malum, ideolojik olarak davrananlar, yönünden zenginler, biz o kadar zengin değiliz. Ama fiziki mekanlar, imkanlar noktasına gelince, bunları yapan biziz, onlar yapmadı. Ve buna rağmen de rahat durmuyorlar. Kusura bakmasınlar, bu noktada da ilkeli davranmaya devam edeceğiz. İstanbul Büyükşehir Belediyemizin aldığı kararın da arkasındayım. Kendisini tebrik ediyorum, takdir ediyorum. Çok doğruyapmıştır.'' 'BDP'li vekilin yaptığı insanlık dışı' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Van'da vuku bulan, hem de isminin önünde milletvekili sıfatı bulunan bir şahsın, doktora ve başhekime yönelik darp girişimi de en az Gaziantep'teki olay kadar menfurdur, en az o cinayet kadar insanlık dışıdır'' dedi. Erdoğan, AK Parti Bursa İl Kongresi'nde, dün Şırnak Uludere'de şehit olan Uzman Çavuş Kemal Aktay'a Allah'tan rahmet diledi. Başbakan Erdoğan, Uzman Çavuş Kemal Aktay'a ailesine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ve Türk milletine de başsağlığı dileklerini ilettiğini ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: 'Yine dün, Türk siyasetine uzun yıllar emek vermiş, AK Parti Isparta Milletvekilimiz Süreyya Sadi Bilgiç kardeşimizin muhterem babası Sadettin Bilgiç'i Hakk'a uğurladık Süreyya kardeşimize, Bilgiç ailesine, tüm Ispartalılara ve milletimize başınız sağ olsun diyor; merhum Sadettin Bilgiç'e de Allah'tan rahmet temenni ediyorum. Yeri inşallah cennet olsun diyorum.'' Dün akşam, uzun bir yolculuktan, Katar'dan geldiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ondan önce, Suudi Arabistan'daydık, Çin, daha önce İran, Güney Kore seyahatleri bu 15 gün içerisindeki yoğun programlarımızın ve bu programlarla hedefimiz, büyüyen Türkiye'yi güçlü Türkiye'yi inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmaktır. Ne dedik? Durmak yok yola devam. Her yerde Türkiye hamd olsun farklı anılıyor bu da tabii bizi, sizler adına gururlandırıyor.'' Başbakan Erdoğan, yaklaşık 1 milyon 896 bin öğrencinin merakla, heyecanla beklediği, Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı'nın açıklandığını da hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Bursa, 2012 YGS sınavında yine yüksek başarı kaydetti ve ilk 5 başarılı öğrenci arasında bir de Bursalı öğrenci kardeşimiz yer aldı. Türkiye birincileri Sümeyye Nur Satin ve Abdullah Coşkun'u; Onlarla Bursalı kardeşimiz Fatih Furkan Yılmaz'ı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. İkinci sınava hazırlanan tüm öğrencilerimize şimdiden kolaylıklar, başarılar temenni ediyorum. İkinci sınava hazırlanan tüm öğrencilerimize şimdiden başarılar, kolaylıklar diliyorum. Daha önce de ifade ettim. Allah'ın izniyle, öğrencilerimiz üzerinde çok ağır bir yük haline gelen bu sınav sistemini değiştireceğiz. Stresin, gerilimin, adeta at yarışına dönen acımasız rekabetin ortadan kalktığı, hakça bir yerleştirmenin egemen olacağı yeni bir sistemi inşallah birlikte oluşturacağız. Biz, 9,5 yıl boyunca, Türkiye'de eğitim sisteminin altyapısını iyileştirmek, altyapıyı güçlendirmek için yoğun mücadele verdik ve tarihi nitelikte yatırımlar yaptık. Şimdi artık, fiziki altyapıya paralel olarak, eğitim sisteminde içeriğe, müfredata, kaliteye yöneliyoruz. 30 Mart'ta çıkardığımız yeni yasa ile kademeli eğitime geçiş yaptık ve eğitim sisteminin kalitesine yönelik çok önemli bir adım attık. Eğitimde reformlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Çıraklık, kalfalık dönemimizde eğitim, sağlık, adalet ve emniyetin de önünde, bizim üzerinde en fazla durduğumuz, en büyük hassasiyeti gösterdiğimiz alan oldu. Ustalık döneminde de yine eğitimi ilk sırada muhafaza edecek, en büyük yatırımı eğitime yapacak, geleceğimiz olan çocuklarımıza yatırım yapmayı hız kesmeden sürdüreceğiz.'' -''BDP'li bu milletvekilinin doktorumuza ve başhekimimize saldırısını kınıyorum''- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Gaziantep'te, menfur bir saldırı neticesinde hayatını kaybeden Doktor Ersin Arslan'ı da rahmetle andığını ifade ederek, şöyle dedi: ''Doktor Ersin Arslan'ın acılı ailesine, yakınlarına, çalışma arkadaşlarına, tüm doktorlarımıza ve tüm sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyorum. Şifa dağıtan, özveriyle, fedakarlıkla çalışan, insanları iyileştirmek, insanları sağlıklarına kavuşturmak, insanları mutlu etmekten başka hiçbir amaçları, gayeleri olmayan doktorlarımıza, sağlık çalışanlarımıza yönelik bu tür saldırıları şiddetle kınadığımızı da burada ifade etmek istiyorum. Sağlık Bakanlığımız, sağlık çalışanlarımızın güvenlik meselesini çok büyük bir hassasiyetle takip ediyor. İnşallah bu konuda, sağlık çalışanlarımızla da istişare halinde, yeni bir takım tedbirleri uygulamaya geçireceğiz. Tabii, bu arada Van'da vuku bulan, hem de isminin önünde milletvekili sıfatı bulunan bir şahsın, doktora ve başhekime yönelik darp girişimi de en az Gaziantep'teki olay kadar menfurdur, en az o cinayet kadar insanlık dışıdır. BDP'li bu milletvekilinin doktorumuza ve başhekimimize yönelik saldırısını da lanetliyorum, şiddetle kınıyorum. Bunlar, getirildikleri bu makamları hazmedemeyen tipler. Milletvekili olmak, hiç kimseye karşı, hiçbir kamu görevlisine karşı tepeden bakma, kibirlenme, böbürlenme, afra tafra yapma yeri değildir. Milletvekili makamı insanlara hizmet etme makamıdır. Milletvekili olduktan sonra 'dağları ben yarattım' diyemezsin, 'en güçlü benim diyemezsin'. Tam aksine daha mütevazı olacaksın ve milletinin emrinde, hizmetinde olacaksın. Doğu ve Güneydoğu illerimizde, bu milletvekili ve onun mensup olduğu partinin bazı milletvekilleri tarafından zaman zaman güvenlik güçlerimize yönelik çirkin saldırı... Maalesef bu kez de kendisine bir doktoru, bir başhekimi hedef seçmiştir. Bunları kabullenmek asla mümkün değildir. Bunlar hiçbir zaman yaşatmanın, çözümün tarafında olmadılar. Bunlar, bölgede yoksulluğun sona ermesini, bölgenin sorunlarının çözülmesini, ihtiyaçların giderilmesini hiçbir zaman istemediler. Yeri geldi, havaalanına karşı çıktılar, duble yollara karşı çıktılar, bölgede görev yapan mühendisi, öğretmeni, güvenlik görevlisini tehdit ettiler. Hatta bu vasıflı insanları kaçırdılar, yeri geldi öldürdüler. Bölgeye yatırım gelmemesi, bölgenin çehresinin değişmemesi için her yola başvurdular. Ama biz, bunlara hiç aldırmadan, bunların tahriklerine, bunların çirkin saldırılarına hiç aldırış etmeden bölgeye hizmet etmeye edeceğiz, ediyoruz. Bölgede yaşayan vatandaşımız bizim gayretlerimizi, bizim iyi niyetimizi, samimiyetimizi görüyor. Oradaki vatandaşımız, terör örgütünün de BDP'nin de bölgeye hizmet etmek değil, bölgeyi bir şiddet arenasına çevirip, buradan nemalanmak istediğini görüyor ve biliyor.'' -''Biz 3,5 teröriste bu ülkeyi asla ve kat'a teslim edemeyiz'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz 3,5 teröriste bu ülkeyi asla ve kat'a teslim edemeyiz. Ve bu sonuna kadar onurlu yürüyüş sürecektir, gidecektir ve 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarını inşallah en ideal seviyeye getireceğiz'' dedi. Erdoğan, AK Parti Bursa İl Kongresi'nde, terör örgütünün de BDP'nin de şiddetin bir çözüm olmadığını görmek zorunda olduğunu belirtti. Erdoğan, şunları söyledi: ''Şiddet, bölgeye kandan, gözyaşından, acıdan başka hiçbir şey getirmedi. Geçen açıkladım. Terör örgütü silah bırakmadıkça, bu operasyonlar sürecektir. Askerimiz de polisimiz de inlerine varıncaya kadar bu operasyonlar sürecektir. Ancak silah bırakıldığı anda o zaman da güvenlik güçlerimiz bu operasyonlardan vazgeçer. Hiçbir zaman güvenlik güçlerimizin operasyon diye bir derdi yok. Güvenlik güçlerimizin tek görevi var. Nedir? Milletimizin can, mal güvenliğini sağlamaktır, vatanın sınırlarını korumaktır.'' Salondakilere, ''Müsaade ederseniz ben şu ceketimi bir çıkarabilir miyim'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Şiddet, bölgede yoksulluğu körükledi, işsizliği körükledi, bölgenin kalkınmasının önündeki en büyük engel oldu. Biz, AK Parti hükümetleri olarak, 9,5 yıl boyunca bir yandan bu terörle kararlı şekilde mücadele ettik, bir yandan da şiddetin adeta esir aldığı bölgeyi kalkındırmanın mücadelesini verdik. Bölgede özel sektör yatırımı yok. Neden? Terör. Özel sektör gidip de orada yatırım yapmıyor terörden dolayı. Fakat terör ve teröristler çekildiği anda bilesiniz ki en azından bölgenin insanları süratle burada yatırımlarına başlayacaktır. Şimdibiz Hakkari'de, Yüksekova'da havaalanı yapıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Havaalanının temel atma törenine oradaki vatandaşı göndermiyorlar. 'Gitmeyeceksiniz' diyorlar. Bu havaalanı kimin için yapılıyor? Bu Hakkari için, Yüksekova için yapılıyor. Önünü kestiler, tabii biz temeli attık çalışma devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıl sonuna kadar bitirmeyi hedefliyoruz. Aynı şekilde Şırnak'ta havaalanı temeli atacağız, engellemeye çalıştılar. Iğdır'da aynı şey oldu. Yollarda aynı şeyler oluyor. Müteahhit firmaların bütün dozerlerini, iş makinelerini yakıyorlar vesaire. Bütün bunlara rağmen bu mücadele devam ediyor. Çünkü biz 3,5 teröriste bu ülkeyi asla ve kat'a teslim edemeyiz. Ve bu onurlu yürüyüş sonuna kadar sürecektir, gidecektir ve 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarını inşallah en ideal seviyeye getireceğiz. 75 milyon vatan evladı, ayrım görmeyecek, nereye giderse gitsin. 'Ha istediğimiz gibi bir Türkiye' diyecektir. Şu anda yaptığımız budur.'' Türkiye sırtını asla Doğu'ya ve Güney'e dönmeyecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye, her ne kadar yönünü Batı'ya çevirmiş olsa da veya böyle tanıtılıyor olsa da sırtını asla ve asla Doğu'ya, Güney'e dönmeyecektir'' dedi. Erdoğan, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''Türk-Arap Turizm Buluşması'' toplantısında yaptığı konuşmada Türk Arap Turizm Zirvesi'nin, hayırlara vesile olmasını diledi. ''Tüm misafirlerimize, Türkiye'ye, tarihi şehir, Osmanlı'nın ilk Başkenti Bursa'ya hoş geldiniz diyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: '' Misafirlerimizin, yeşiliyle, tarihiyle, misafirperver insanlarıyla, kadim kültürüyle Bursa'nın eşsiz havasını teneffüs etmelerini, memleketlerine en güzel hatıralar ve en güzel izlenimlerle dönmelerini temenni ediyorum. Her yıl yüzbinlerce Arap turisti ağırlayan Bursa, inanıyorum ki, burada bulunan çok değerli ve mümtaz misafirlerimizin katkılarıyla, önümüzdeki yıllarda artan sayıda kardeşimizi konuk edecektir. Bursa'yı gezdiğinizde, bu şehrin, sizin hiç yabancısı olmadığı bir şehir olduğunu göreceksiniz. Bursa, eski ile yeninin, tarih ile geleceğin buluştuğu, kaynaştığı bir şehir. Bursa, aynı zamanda, tüm Afrika'dan, Asya'dan, özellikle de Balkanlar ve Ortadoğu'dan esintiler, renkler, kokular, diller ihtiva eden bir şehir. Bursa, zaman kavramının farklılaştığı, zaman mefhumunun yeni bir anlama büründüğü şehirdir. Meşhur Türk yazar Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa'da, zamanın, billur bir avizeye dönüştüğünü ifade eder. Türbeleriyle, camileriyle, bahçeleriyle, şadırvanlarıyla, Bursa, bir yandan sizlere büyük bir devletin kuruluş hikayesini anlatacak; Bir yandan da ekranda az önce izledik su sesinin, kanat seslerinin, onlara karışmış Kur'an-ı Kerim seslerinin ahengini iletecektir. Evet Bursa, bir cihan devletinin, Osmanlı İmparatorluğunun devlet oluşuna şahitlik etmiş, 3 kıtada adaletle hükmeden bir imparatorluğun sadece ilk başkenti değil, adeta tasarım atölyesi olmuştur.'' -Osman Gazi'nin, oğlu Orhan Gazi'ye vasiyeti- Osmanlı'nın kurucusu, merhum Osman Gazi'nin, sağlığında Bursa'yı sadece uzaktan gördüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bursa'nın fethedilmesini ve kabrinin de Bursa'ya taşınmasını arzu eden eden Osman Gazi, oğlu Orhan Gazi'ye, son derece anlamlı bir vasiyet bırakmıştı. Diyor ki Osman Gazi: 'Zulümden, bid'atten sakın, benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip, haketmediğim halde bunca inayet-i celile-i rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, bundan başka sana tabi olanları koru.Allah'ın hakkını ve kulların hukukunu gözet. Senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Adalet ve insafa riayetle zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüste Allah'ın yardımına güven. Ey oğul! Yaradandan korkmayan, yaradılandan hiç korkmaz' Evet değerli kardeşlerim, Bundan 600 yıl önce, Osman Gazi, Bursa önlerinde oğlu Orhan Gazi'ye bu nasihatte bulunmuştu. İşte bu nasihat, 600 yıl boyunca bu topraklarda yankılandı, 600 yıl boyunca kulaktan kulağa ulaştı, gönülden gönüle ulaştı ve bugün de bizim ufkumuzu aydınlatıyor. Şunu da çok büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki, tıpkı 600 yıl boyunca olduğu gibi, bugün de biz, Arap halklarını kardeşimiz, yol arkadaşımız, iyi ve kötü günde dostumuz, komşumuz olarak görüyoruz. Türkiye, her ne kadar yönünü Batı'ya çevirmiş olsa da, veya böyle tanıtılıyor olsa da sırtını asla ve asla Doğu'ya, Güney'e dönmeyecektir. Son yüzyıl içinde, aramıza konulmuş olan mesafelerin, sınırların, aramızdaki engel ve bariyerlerin tamamının sanal olduğuna inanıyoruz. Bin yıllar boyunca bir arada yaşamış, birbirine dost, komşu, akraba, hatta kardeş olmuş milletlerin, bugün yapay engellerle birbirinden uzak kalmasına, uzak tutulmasına bizim gönlümüz razı gelmiyor. İşte bu anlayıştan hareketle, son 9,5 yıl içinde, Hükümet olarak, kadim dostlarımızla, kardeşlerimizle, çok farklı bir iletişim ve işbirliğini tesis ettik.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bölgemizdeki meselelerin tamamına sadece ve sadece insan gözlüğüyle bakıyor, barış, refah ve kardeşlikten başka hiçbir gaye gütmüyoruz. Filistin meselesine, Irak'taki istikrarsızlığa, son dönemde Suriye'nin yaşadığı acılara biz sadece kalp gözüyle bakıyoruz'' dedi. Erdoğan, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Türk-Arap Turizm Buluşması Toplantısı'nda, Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini başlattığını ve kararlılıkla yürüttüğünü belirtti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ama aynı zamanda Türkiye, bölgedeki dost ve kardeş ülkelerle, özellikle de Ortadoğu'daki kardeş ülkelerle örnek bir işbirliğini, örnek bir dayanışmayı inşa ediyor. Bölgemizdeki meselelerin tamamına sadece ve sadece insan gözlüğüyle bakıyor, barış, refah ve kardeşlikten başka hiçbir gaye gütmüyoruz. Filistin meselesine, Irak'taki istikrarsızlığa, son dönemde Suriye'nin yaşadığı acılara biz sadece kalp gözüyle bakıyoruz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki meseleleri, kardeşlerimizin meselesi olarak görüyor, kardeşlik hukuku çerçevesinde bu sorunların çözümü için yoğun çaba sarf ediyoruz. Uluslararası ilişkilerdeki dayanışmamıza paralel olarak, ekonomik ve sosyal dayanışmayı da en güçlü şekilde destekliyoruz.   Bölgede, herhangi bir ülkenin geri kalmışlığının, yoksulluğunun, diğer tüm ülkeler üzerinde bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz ve bölgenin tamamının hep birlikte kalkınması, birlikte refah ve huzura ulaşabilmesi için mücadele veriyoruz. Şunu burada altını çizerek, bütün kalbimle ve bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Türkler sizin kardeşinizdir. Türkiye sizin evinizdir. Türkiye'nin her neresine giderseniz gidiniz, orada engin bir misafirperverlikle, hoşgörüyle karşılaşacaksınız. Türkiye'nin hiçbir yerinde yabancı muamelesi görmeyecek, her yerde bir kardeş gibi ağırlanacaksınız. Bu anlamda, Türkiye'nin eşsiz güzelliklerini, zenginliklerini doyasıya yaşamanızı ve teneffüs etmenizi isteriz. Yayla görmek istiyorsanız bizde; kış, kar, kayak turizmi görmek istiyorsanız bizde; deniz görmek istiyorsanız bizde; orman görmek istiyorsanız bizde; kayak yapmak istiyorsanız bizde; güneş bizde. Allah her şeyi vermiş; 4 mevsim bizde. Öyleyse biz, sizi bu eve davet ediyoruz. Kültür, inanç turizmi bizde, davet ediyoruz. Türkiye'de tarihi eserlerden kültüre, dini eserlerden sağlığa, tabiat güzelliklerinden spora kadar her alanda çok geniş bir yelpazede imkanlarla karşılaşacaksınız.'' -''Türkiye tarihi, sadece Roma, Bizans ve diğer kadim medeniyetlerin tarihi değil''- Erdoğan, Türkiye'de, yılın sadece belli zamanlarında değil, 4 mevsim, 365 gün boyunca değerlendirebilecek imkanlar bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Kış mevsiminin, Erzurum'da, Kars'ta, Kocaeli'nde, özellikle de burada, Bursa'da güzelliklerini yaşamak mümkündür. Baharda, Karadeniz, Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi eşsiz tabiat güzellikleriyle sizleri memnun edecektir. Yaz ve sonbahar aylarında, Akdeniz, Ege bölgelerimiz sizlere hizmet verecektir. Bunun dışında, yılın tamamında, Bursa, İstanbul, Edirne, İzmir, Ankara, Mardin, Nevşehir, Diyarbakır ve daha nice şehrimiz, tarih birikimiyle, kültür hazineleriyle, sağlık tesisleriyle sizleri ağırlayacaktır. Esasen, Türkiye'de Türkiye tarihi, sadece Roma, Bizans ve diğer kadim medeniyetlerin tarihlerini değil, kendi tarihinizi de görecek, kendi geçmişinizin de izini sürebileceksiniz. Bu topraklarda, ortak medeniyetimizin eşsiz eserleriyle, ne muhteşem bir ortak tarihe ve ne muhteşem bir ortak medeniyete sahip olduğumuzu eminim ki daha iyi anlayacaksınız.'' -''Vizeleri bir engel olmaktan çıkarıyoruz''- Erdoğan, son dönemde, Türkiye ekonomisindeki olumlu gelişmelerin, ekonomideki istikrarlı büyüme ve refah artışının, vatandaşların daha fazla turistik gezi yapmalarına imkan tanıdığına işaret ederek, şunları kaydetti: ''Türkiye'den, Suudi Arabistan'a yapılan Hac ve Umre ziyaretleri dışında, turistik olarak önemli ölçüde ziyaret gerçekleştirilmeye başlandı. Memnuniyetle görüyoruz ki Arap ülkelerinden de Türkiye'ye gelen turist sayısı ciddi ölçüde arttı. Türkiye, son yıllarda, turist olarak ziyaretçi sayısının ve turizm gelirinin en hızlı arttığı ülkelerden biri oldu. Az önce bakanım söyledi, 2002 yılında, Türkiye'nin toplam turizm geliri çok, ama çok gerilerdeydi. Şimdi geldiğimiz noktaya bakıyoruz hamd olsun 13.5 milyar dolardan, 12 milyar dolardan şimdi 23 milyar dolara çıkmış vaziyetteyiz. Turist sayısına bakıyoruz, 13-13,5 milyondan, şu anda 31,5 milyona turist sayısı ulaşmış vaziyette. Artık otel sayısında sıkıntımız var ve onun için de bol miktarda yeni oteller yapmanın gayreti içerisindeyiz. Biz, bu sayıları yeterli bulmuyoruz. Türkiye'nin potansiyelinin, turizm altyapısının, imkanlarının bunun çok daha üzerinde olduğunu düşünüyoruz. Nitekim Bursa'yı gezdiğinizde, Bursa'da sadece bir şehir içinde tarihi, kültürel eserleri tabii güzellikleri ve sağlık imkanlarını gördüğünüzde Türkiye'nin ziyadesiyle turisti hak ettiğini de göreceksiniz. Biz, turizmi sadece bir ekonomik faaliyet olarak görmüyoruz. Biz turizmi, özellikle de sizlerden, Arap ülkelerinden gelen turistleri, kaynaşmamızın, kucaklaşmamızın, hasbıhal etmenin ve dertleşmenin bir aracı, bir vesilesi olarak görüyoruz. Kardeşliğimizin gereği bu olduğu için böyle bakıyoruz. Türkiye olarak, son 9,5 yıldır, ülkelerimiz arasındaki engelleri bunun için kaldırıyor, vizeleri bir engel olmaktan çıkarıyoruz. Dün akşam ben Katar'dan geldim. Ondan 4-5 gün önce Suudi Arabistan'daydım, aynı şekilde arkadaşlarım kimi Katar'da kimi Suud'da, Kuveyt'te, Bahreyn'de. Hepsi bölgede tüm bakan arkadaşlarım dolaşıyorlar. Niye? Kucaklaşmanın, kaynaşmanın bir gereği olarak bu adımları atıyoruz. Turizmle birlikte halklar birbirini daha iyi tanıyor, kardeşler, uzun süren bir ayrılığın ardından hasret gideriyorlar. Bu kucaklaşmayı daha fazla artırmamız, bu buluşmaları sıklaştırmamız gerekiyor. Bursa, tüm imkanlarıyla, tüm güzellikleriyle, tüm misafirperverliğiyle sizlerin hizmetinizde olacaktır. Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye'nin 81 vilayeti sizlerin hizmetinizde olacaktır. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha Türk-Arap Turizm Zirvesi'nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye'ye, Bursa'ya bir kez daha hoş geldiniz diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum