Daha ne bekliyorsun?

TAKİP ET

Yazıma, sözleri Cemal Safi'ye ait olan ve Candan Erçetin'in 'Kırık Kalpler Durağında' albümünde seslendirdiği 'Git' isimli şarkıdan bir kuple ile başlamak istiyorum;

(İlk dörtlük Rizespor’a ithafendir, ikinci dörtlük ise üstüne alınması gereken kişiye…)

Kopsun nerden inceyse, artık bu bağ, bu düğüm

Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum

Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum

*****

Git, iş işten geçmeden git

Çok geç olmadan vakit

Günahıma girmeden

Katilim olmadan git

Açıkçası bu saatten sonra yazılacak fazla bir şey yok. Önceki “3K: Kalkavan, Karaman, Kalite” başlıklı yazımda gelinen noktayı özetlemiştim.

Sonuçta yine bir puan kaybı daha yaşandı. İki taraf da mücadele etti ama bana göre mahalle maçı gibi kimin ne oynadığı belirsiz, “kalite” adına ortaya konmuş maç yoktu. Sadece golü bulduktan sonra iyi direnen bir Kasımpaşa ile gol bulmak için çabalayan ama bulduğu pozisyonlarda çok rahat gol atabilecekken atamayan (ya da atmak istemeyen) bir Rizespor vardı.

Maçta kaç tane pozisyonda bu hisler uyandı bende. Son vuruşlar adeta bilerek heba edildi gibi… “Sanki o kızım sana söylüyorum, o gelinim sen işit” misali futbolcular bir mesaj yolluyordu.

Biz de biliyoruz bu maçın çok önemli olduğunu ve kesin puan çıkartmamız gerektiğini. Biz de biliyoruz bir gol gelse en azından beraberlik kazanacağımızı, ya da 2 gol atabilsek galip geleceğimizi. Ama yine olmadı ve olmayınca da maç sonu aynı bahaneleri sıralamak laf kalabalığı yapmaktan başka bir şey değil.

Kimsenin Teknik Direktör Hikmet Karaman ile sorunu yoktur. Keşke takım istikrarlı olup şu an bulunduğu noktada olmasa da, mutlu mesut herkes yoluna devam etse. Yıllardır bizlerin bu takımda aradığı öncelikli konu istikrardı. Bunu ilk kez Hikmet Karaman’ın yaklaşık 2 senedir bu takımın başında olmasıyla başardık ama iş sportif başarı anlamındaki istikrara gelince maalesef yerlerdeyiz.

Yönetimin hoca gönderme konusunda zaten bir duruşu hiç olmadı. Prensip gereği bunu yapmıyorlar. Ya da yine mali disiplini düşünüp, hoca göndererek haybeye binlerce lira fazladan vermek istemiyorlar. Ama bir hoca da artık bir noktadan sonra başarısız olduğunu kabul etmek ve gereğini yapmak zorundadır. Bunu daha önce Rıza Çalımbay da yaptı, Mehmet Özdilek de yaptı.

Hikmet Karaman takımın başına ilk geldiği dönem başarılı sayılabilir, sonuçta bu takımı sezon sonunda ligde bıraktı. Ama geçen sezon başı ve bu sezona bakınca başarısız olduğunu kabul etmek zorunda. Geçen sezon ilk devre Kweuke sayesinde ve son dakika golleriyle elde edilen başarı, ikinci devre Kwekue’nin sakatlanmasıyla heba olmuş ve sezon sonuna ecel terleri dökerek ulaşmıştık.

Hikmet Hocanın geldiği devre arasını saymazsak, iki sezondur transfer yetkisi elinde olduğu halde kurduğu kadro, yaptığı tercihler ortada. “Genç takımız, ilerde şöyle olacak, böyle olacak” laflarıyla bu işler yürümüyor. Futbol skor oyunudur. Ortada bir başarısızlık varsa bunun sorumluları da özeleştirilerini yapıp kabullenmelidirler. Gerçi kabullenen insan gereğini de yapar ama demek ki ortada başarısızlığı kabullenmiş sorumlular yok.

Geçenlerde sosyal medyada okudum, güya Hikmet Hoca etrafına yönetimden şikayet ederek istediği transferleri yaptıramadığından dem vuruyormuş. Bunları sonuçta kameralar karşısında söylemediği için işin aslının öyle olup olmadığını bilemeyiz. Kamuoyuna karşı transfer yetkisinin tamamen kendi elinde olduğunu belirttiği demeçler verip durdu neticesinde.

Bu yüzden yapılan transferlerde tek yetkili olması, tercihleri kendisinin yapması veya onay vermesinden dolayı bugün gelinen noktada taraftarın “İstifa” tepkilerini normal karşılamaktan öte değerlendirmek gerekiyor. Eğer taraftar daha maçın skoru bile belli olmadan aynı sloganları atıyorsa, bu tepki ortada görünen başarısızlığın resminedir. Ama maalesef mali disiplin, kurumsal kimlik diye tutturanların ve tek yetkilinin sportif anlamda bir başarısızlık görmemesi, işte taraftarı çıldırtan asıl noktadır.

Artık uyanın! Gittikçe kan kaybeden bir Rizespor var. Cumhurbaşkanı’nın memleketinin takımı yerlerde sürünüyor. Hem uyanın bir kendinize gelin, hem de utanın gelinen bu noktadan dolayı. Sonra da gereğini yapın. Eğer birazcık yüzünüz varsa, bu utançtan kendinizi kurtarın.

Son sözüm gerçekten Rizesporlu olan, “Rizeliyim” diyen her taraftara…

Siz de artık kendinize gelin. Rizesporluysanız, Rize aşığıysanız, size Metin Kalkavan, Hikmet Karaman lazım değil. Gelin takımınıza sahip çıkın. 15 bin kişilik stadı 2-3 bin kişi doldurarak Rizesporlu olamazsınız. Gelin önce Yeşil-Mavi renkleri sonuna kadar destekleyin, ondan sonra gür bir sesle tepkinizi ortaya koyun. Ama sosyal medyada, sokakta değil. O statta bunu yapın.