3K: Kalkavan, Karaman, Kalite

TAKİP ET

Geçen sezon 13. Haftada 18 puan toplamış ve 8'inci sırada haftayı kapatmıştık. Bu sezon ise 10 puanımız var ve 16'ncı sıraya takılı kaldık. Üstelik de maalesef bir yılı aşkın bir zamandır Süper Lig'de deplasman galibiyetine hasret kalan tek ekibiz. En son 22 Kasım 2015 tarihinde Osmanlıspor'u yenmişiz deplasmanda.

Geçen sezon ligdeki iki maçta da mağlup olduğumuz Bursaspor’a bu sezon ki ilk maçımızda da 3 puanı hediye ettik. Maçın sonunda aklıma ilk gelen Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün yıllar önce seslendirdiği “Newyork Sokaklarında” isimli şarkısı oldu. Bu şarkıda geçen “5 dakkada değişir bütün işler” kısmı aslında maçı da özetleyen bir cümle…

Maçın 85 dakikasına bakınca galibiyete yakın bir takımken, mağlup olmamıza sadece 5 dakika yetti. İlk yarı daha çok defans ağırlıklı sahada kaldık ama nedense son maçlarda hep bunu yapıyoruz. Tamam gol yememek için defans yapmak şart da, ileride adam yokken golü kim atacak? Golleri yiyip iş işten geçtikten sonra iyice baskımızı arttırsak da atı alan Üsküdar’ı geçti.

Tabii şans da sizden yana olacak. Her ne kadar Patryk iyi bir maç çıkardıysa da ilk yarıda Oğulcan’ın ortasında kaleye gönderdiği topa ayağını daha iyi ayarlamış olsaydı gol gelebilirdi. Benzer hareketini ikinci yarıda da yaptı ve hatta kaleyi de buldu ama bu kez Kweuke’ye faul yapıldığı gerekçesiyle hakem golü saymadı. İşte şans burada da yanımızda olmadı. En azından beraberliği kaçırdık. Orada hakem avantaj kararını kullanabilirdi.

Son haftalarda ortaya konan futboldan genel anlamda memnunuz. Ancak iş alınan sonuca ve puan tablosuna geldiğinde ortada olumsuz bir durum varsa, hala birileri yeterince ders çıkarmadığındandır. Her maç sonu hata yapan futbolcuları eleştirirken, tercih ve karar noktasındaki konumu itibariyle özeleştiri yapmayanlar, bu puan kayıplarının da en büyük sorumlusudur.

Nasıl ki Başkan Kalkavan ve Hikmet Hoca, taraftarın alınan sonuca göre “İstifa” davetlerini normal buluyorsa, maçın sonucuna göre Hikmet Hoca’nın da bahane üretmesi çok normal bir hal alıyor. Bir hafta hakem kararları, bir hafta kalite farkı, bir hafta tecrübe… Ama hemen ardından da üstüne basa basa “Genç takımız, gelişmeye devam” nidaları…

İşte benim gibi birçok insanı da çileden çıkartan nokta, bu birbirine tezat ifadeler. Kimse genç bir takım oluşumuzdan şikayetçi değil. Ama hem genç, hem de kaliteli bir takım değilsek, tecrübeli oyuncular yoksa suç taraftarın ya da bizlerin değil, bu tercihleri yapanındır. Bir yandan Başkan kısarsa, bir yandan da Hoca tercih hatası yaparsa, her mağlubiyetten sonra rakiplerinizi över durursunuz.

Önceki yazılarımdan birinde de belirtmiştim; alt yapı takımı değiliz. Burası 1. Lig falan da değil. Bakın 5-1’lik Fenerbahçe mağlubiyetinin hemen ardından Kupa’da 2. Lig takımı İnegölspor’u ne güzel 5-0 yendik. Süper Lig’de oynuyorsak, kalıcı olmak istiyorsak, kadro yapımızın da sürekli dem vurduğumuz “kaliteli, tecrübeli” oyunculardan oluşması gerekiyor. Elbette gençler de, gelişime açık, geleceğe yatırım futbolcular da olacak, ama neredeyse 2 senedir ihtiyaç duyulan transferleri yapamayanların, diğer takımların kalitesinden, tecrübesinden dem vurmaya hakkı yok.

Başarının da başarısızlığın da silsilesi bellidir. Başkan doğru tercih yapıp doğru hocada karar kılarsa, hocaya kafasındaki kadro yapısının bütçesini sunarsa, gelen hoca kadro tercihlerini doğru yapar ve sahada da puan olarak karşılığını alırsa demek ki kaliteli bir takım vardır ortada ve bu başarıda futbolcusundan sonra teknik heyetine ve yönetimine pay çıkartılır. Aksi durumda silsile tersine işler.

Kaliteden, tecrübeden dem vurulan bir noktada demek ki öncelikle tercihlerini doğru yapamamış bir hoca ve ardından o hocaya uygun bütçeyi sunmamış (ya da) o hocada karar kılmış bir yönetim vardır.

En azından bu sezon transfer edilirken, gönderilenleri aratmayacak transferler olmalıydı. Kaleci Diallo son haftalarda kötü, Ümit Kurt güven vermediği gibi puan kayıplarında öne çıkıyor. Patryk bu ligin futbolcusu kesinlikle değil. Takımın dinamosu Kweuke’nin de eşinin kazasından dolayı artık devre arasına kadar konsantrasyon olarak verimli olacağını sanmıyorum. Yapı itibariyle her sezon alternatifsiz kadro geleneğini sürdürüyoruz.

İlk devrenin bitimine 4 maç kaldı. Bu şartlarda kaç puan toplayabileceğimizi açıkçası kestiremiyorum ama geçen sezon 13 haftada 18 puan topladığımız halde (ki devreyi 24 puanla tamamlamış) ligde zar zor kalmıştık, bu sezon işimiz daha zor görünüyor.